15 Şubat 2025 Cumartesi

Sümer tabletinden çeviren: Muazzez ilmiye Çığ kaleminden...✍️



Yapabilme becerisi hiç olmadığı halde yalnızca çenesi çalışan; kaypak, karaktersiz, sığ ve basit insanların haksız koltuklarda oturduğu bir düzen ihya oldu.
Dahası düzeni düzenlere alkış tutan bir toplum ve bu çelişkiye macun olacak türlü tefrika, ballı nifaklar ve yağlı çıkarlar vücut buldu.
Üstün olanı toplum yararına görmek yerine topluluk adına bir ayrıcalık sayan çirkinlik ve günahı akladılar. Bu şartlar altında doğruları yanlışa armağan eden elim bir güruhun mevsimine girdik. Bereket yerini belâya, adalet yerini dalâlete, huzur yerini kaosa bıraktı. Dahası bundan müşerref olan bir kesim; doğruluğun, iyiliğin, hakkaniyet ve adaletin kıyımına girişti. M. S. 2023'de bunları yaşıyoruz. Tıpkı M. Ö. 4000'de Sümerde olduğu gibi.
Sümerli bir şair ve öğretmen olan Ludingirra, binlerce yıl öncesinden bize bir mektup yazmış. Mektubunda şunları söylüyor:
“Ben bir Sümerli öğretmen, şair ve yazarım. Yaşım yetmiş beşi bulduğundan öğretmenliği bıraktım fakat şairlik ve yazarlık ölünceye kadar sürecek.
Bu yaşam öykümü daha çok gelecek kuşaklar için yazmaya başladım. Bizim ulusumuz, dilimiz, geleneklerimiz, sosyal yaşantımız, sanatımız unutuluyor artık.
Bu güzel ve uygar ülkemize heryerden göz diktiler.
Göklere uzanan basamaklı kulelerimizin, görkemli tapınaklarımızın, arı gibi çalışan çarşılarımızın, her tarafa ulaşan kervanlarımızın, dümdüz uzanan yollarımızın, bol ürün veren tarlalarımızın, nehirlerimizde ve açtığımız kanallarda salına salına yüzen teknelerimizin, her türlü bilgiyi veren okullarımızın ünü uzak ülkelere kadar yayıldığından; ilkel olan bu ülkelerin halkı kıskandı bizi.
Fırsat buldukça üzerimize saldırdılar. Kentlerimizi yakıp yıktılar.
Biz yaptık, onlar yıktılar; biz yaptık, onlar yaktılar. Halkımız hatta krallarımız tutsak oldu.
Ailelerimiz dağıldı. Tarlalarımız, bahçelerimiz bakımsızlıktan kurudu; hayvanlarımız açlıktan öldü ve böylece kökü binlerce yıl önceye dayanan ulusumuz yoruldu, dayanamayacak hale geldi ve içimize yavaş yavaş sızıp bizi yiyen yabancıların kucağına bırakıverdi kendini.
Onlar yönetiyor bizi şimdi. Topraklarımıza ilkel geldiler; sayemizde uygar olmaya başladılar. Ne yazıdan, ne tarımdan, ne sanattan, ne dinden, ne okuldan, ne attan, ne arabadan, ne aydan, ne yıldan haberleri vardı.
Hepsini bizden öğrendiler. Sonra da “biz yaptık, biz bulduk” diye övünmeye başladılar.
Hep korkuyorum, bir gün gelecek, adımız da uygarlığımız da unutulacak. Biz ne yaptık, ne başardıysak hepsini onlar üstlenecekler.
Bu durum beni yıllardan beri üzüyordu. Ben küçük bir adamım, bunu önlemek elimden gelmez diye yakınıyordum. Bir gün aklıma geldi.
Ben bir yazar olduğuma göre; ulusumuzun bulduklarını, başardıklarını, geçmişini, geleneklerimizi yazmaya karar verdim. Böylece herkese ulaşacağını umut ediyorum.
Bizim uygarlığımız belki binlerce yıl sonra yaşayan insanlara da geçecek. Bizim attığımız temeller üzerine yenilerini koyacaklardır.
Ah! Onlar da bizi hatırlayıp bıraktığımız kültür mirasları için teşekkür edebilseler!.

14 Şubat 2025 Cuma

KORKU VE CESARET


 Bir Hint masalında:

Bir fare, kedi korkusu sebebiyle devamlı endişe içinde yaşamaktadır.
Büyücünün biri fareye acır ve onu bir kediye dönüştürür. Ama fare, kedi olmaktan son derece mutlu olacağı yerde bu kez de, köpekten korkmaya başlar.
Büyücü onu bir kaplana dönüştürür. Kaplan olan fare, sevineceği yerde, bu kez de avcıdan korkmaya başlar.
Büyücü bakar ki, ne yaparsa yapsın farenin korkusunu yenmeye imkan yoktur. Böylece onu tekrar eski haline dönüştürür ve der ki,
"sana yardım edemem, çünkü senin KORKUN, CİNSİNDEN değil, YÜREĞİNİN KÜÇÜKLÜĞÜNDEN kaynaklanıyor"
İnsanların da çoğu,
BÜYÜK bir YÜREK taşımadığı için KORKAR...
“SHAKESPEARE” der ki:
▪İnsanların çoğu düşünmekten korkar,
SORUMLULUK GETİRECEĞİ İÇİN.
▪Konuşmaktan korkar,
ELEŞTİRİLMEYE SEBEP OLACAĞI için.
▪DUYGULARINI ifade etmekten korkar,
REDDEDİLMEKTEN korktuğu için.
▪SEVMEKTEN korkar,
kaybetmekten korktuğu için.
▪SEVİLMEKTEN korkar,
kendisini sevilmeye layık görmediği için.
▪YAŞLANMAKTAN korkar,
gençliğinin kıymetini bilmediği için.
▪UNUTULMAKTAN korkar,
dünyaya iyi bir şey vermediği için.
▪Ve ÖLMEKTEN korkar,
ASLINDA YAŞAMAYI BİLMEDİĞİ için...
Korku, bilinci kilitler....
Cesaretin bittiği yerde esaret başlar...

13 Şubat 2025 Perşembe

SEVİLMEYEN MİLLET ''TÜRKLER''

 


Amerika'ya gidenler bilir. Uçak ile 11-12 saat sürer. Eskiden THY bu kadar gelişmiş değildi. Amerika'ya, genellikle Frankfurt ya da Londra üzerinden giderdik.
Uzun ve yorucu yolculuk sırasında istemeseniz de yanınızdaki ile konuşmak durumunda kalınıyordu. Yanınızda oturan yabancı "Türk olduğunuzu" anladığı andan itibaren "sessizlik" başlıyordu. Bir bahane uydurup, konuşmak istemiyordu.
Bir gün yanıma Yunanlı bir yolcu oturdu. Kırık Almancası ile anlaşmaya çalışıyoruz. Beni Alman sanıyor. Kendisine, Türkler hakkında fikrini sordum. Adam bir coştu, burada anlatmak mümkün değil.
Tevrattan girdi, Incilden çıktı "Türkler Magok soyundan geliyor" diye söze başladı. "Tevratın Hezekiel Süresinde Gog (yecüc) ve Magog (mecüc) diye tarif edilir. Oradan Incile de geçmiş" dedi.
Gog ve Magok'un özelliklerini sordum. "Allahın emrine uymayan Yahudileri ve Hrıstiyanları, Tanrı Gok ve Magokları göndereek cezalandırıyor" diye açıkladı. Türk komutan Atillayı "Tanrının kırbacı" diye örnek verdi.
Roma ve Bizansın "günahkar oldukları için" Türkler tarafindan cezalandırıldıklarını söyledi. 400 yıl Avrupa'da aynı akibetten kendini kutaramadı dedi.
Kansas'da Arap bir bakkal vardı. Türk ürünleri satardı. Beyaz peyniri ve zeytini ondan alırdım. Türk olduğumu anlayınca, bana ters davranmaya başladı. Sebebini sordum.
"Kusura bakma arkadaşım, arap kültüründe Türklerden nefret edilir. Burası Amerika ama, böyle yetiştim diyerek" özür diledi. Sebebini sordum. "Kuran'daki Kehf ve Enbiya Sürelerini" oku diye beni uyardı. Türkler ile ne alakası var dedim.
"Kuran'ın Kehf ve Enbiya sürelerinde bahsedilen Yecüc-Mecüc'ün bize Türk olduğu öğretildi" demez mi? Şaşırıp kaldım. Aklıma, uçakta karşılaştıgım Yunanlının sözleri geldi.
Yahudi, Hrıstiyan ve şimdi de Müslüman Arap bizlerden nefret ediyordu. Sebebi ise din kitaplarına dayanıyordu.
Peki biz Müslümandık, nasıl olurda "Yecüc-Mecüc olarak" tarif edilebilirdik. Hadislere de bakmalıydım.
Hadislerde de Türkler hakkında hoş sözler yok.
Ebu Davut"un hadis kitabında "Türkler, basık burunlu, yayvan suratlı ve araplara felaket getirecek Yecüc-Mecüc ırkıdır" diye yazıyor.
Buhari, kitabında "Türkler dünyadan yok edilmedikçe, kıyamet kopmayacak...." diye yazıyor.
Böyle bir kültür ile yetişen Arap milleti Türkleri sevemez. Nitekim sevmiyor.
Araplaşmış Türklerin "Türk kimliğinden ve Ulu Önder Atatürk'den" neden nefret ettikleri daha kolay anlaşılıyor.
Şinasi Kara
Yecüc-mecüc'ü konu eden minyatür

ihtiyar bir adam açlıktan hırsızlık yapmak zorunda kalıyor.

Kanada’da ihtiyar bir adam ekmek çalmaktan tutuklanıp mahkemeye sevk edildi.
Yaşlı adam suçunu kabul edip itiraf etti.
Ve yaptığı hatayı şöyle açıkladı:
"Çok acıkmıştım neredeyse açlıktan ölecektim."
Hakim şöyle hükmetti:
"Sen hırsızlık yaptığını biliyorsun ve ben senin on dolar tazminat ödemene hükmediyorum.
Bu parayı ödeyemeyeceğini bildiğim için senin yerine ben ödeyeceğim. "
Duruşma salonunda herkes susmuştu, hakim cebinden on dolar çıkardı ve ihtiyar adamın tazminatı olarak hazineye götürülmesini istedi.
Ardından ayağa kalktı ve salondakilere hitaben: "Hepiniz suçlusunuz ve her biriniz on dolar ceza ödemelisiniz zira sizler öyle bir şehirde yaşıyorsunuz ki ihtiyar bir adam açlıktan hırsızlık yapmak zorunda kalıyor.
Duruşma salonunda 480 dolar toplandı ve toplanan parayı hakim ihtiyar adama verdi.
Ve sözlerine şunu ekledi.
"Eğer medeni insanların yaşadığı bir şehirde fakir görürseniz bilinki o şehrin yöneticileri halkın malını çalıyorlar"

 

5 Şubat 2025 Çarşamba

RİZE Ṣapka için Rize bombalandı yalanı❗

ṢaṢapka için Rize bombalandı yalanı❗

'İSMET PAŞA ÖLDÜRÜLDÜ, MUSTAFA KEMAL YARALANDI ANKARA DÜŞTÜ, DİNCİLER BAŞA GEÇTİ KORKMAYIN diye yürüşe geçtiler .."

İsyanın çıkmasında İmam Şapan ,Muhtar Yakup ve onun akrabası Peçeli Mehmet'in ve bazı hocaların kışkırtmaları, Rize eski Asliye Mahkeme Başkanı Hafız Osman ile kardeşi Hulisi ve Rizeli imam Hafız Kamil'in çabaları etkili olmuştur.

Önce Jandarma Karakolu'nu bastılar. Halkı tahrik etmek için Peçeli Mehmet, “Ey ahali Ankara ihtilal içindedir. Mustafa Kemal üç yerinden yaralandı. İsmet Paşa ortadan kaldırıldı. Dindar paşalarımız hükümeti ellerinden aldılar. Şeriat kurtarılıyor. Korkulacak bir şey kalmamıştır” diye halka konuşma yaptı.

Bir grup, “şapka giymeyeceğiz, vergi vermeyecegiz, askere de gitmeyeceğiz” diye sokaklara çıktı.
İsyanın ele başlarından Şaban ve Yakup, kendisine katılan eşkiyalarla birlikte Botaniye Karakolu'nu basıp 6 JANDARMAYI ESİR ALMIŞTIR.

İmam Şaban şeriat için Rize'yi basıp yağmalamayı ,hapishaneleri boşaltmayı ve hükümet konağını ele geçirmeyi istemiş,buna karşı gelenleri öldüreceğini söylemiştir.
Silahlı 150 kişi din ve şeriat isteğiyle Rize'yi yağmalamak için harekete geçmiştir.

Ayaklanmanın asıl meselesi bir yıl önce, 17 Eylül 1924'te Rize'ye gelen Mustafa Kemal‘in tüm ricalarına rağmen medreselerin bir daha açılmayacağını söyleyip, din hocalarının işsiz kalmasına sebep olan icraatıydı. Üstelik askerlikten de muaf olmayacaklardı. Din adamları sıradan vatandaş olmayı kabul edememişlerdi.

-İstiklal Mahkemleri işte bu 150 kişinin 143'ünü yargılamıştır.Yargılama sonucunda 63 kişi mahkum etmiş,80 kişiyi ise beraat ettirmiştir.Bu 63 kişinin sadece isyanın elebaşı durumundaki 8'ine idam cezası verilmiştir.

-İdam edilen 8 kişi şapka takmamak nedeniyle değil, '' şapkayı bahane edip dini kullanarak halkı hükümete karşı kışkırtıp isyan isyan çıkartmaktan '' dolayı idam edilmiştir.(Ne şapkası? İsyanın elebaşları karakol basıp jandarmayı esir almıştır.)
Dönemin basınında (Cumhuriyet,Hakimiyet-i Milliye vb.) veya herhangi bir resmi veya gayriresmi belgede Rize ''mürteci isyanı'' anlatılırken isyanın bastırılması için Hamidiye Zırhlısının Rize'yi gerçekten bombaladığına ilişkin hiçbir belge yoktur.

Hamidiye Zırhlısı Rize'de sadece ''emniyet görevi'' üstlenmiştir.
Tescilli Türk,Cumhuriyet,Atatürk düşmanı Necip Fazıl bile Hamidiye konusunda aynen şöyle diyor : Bir zamanların kahraman Hamidiyesi şimdi Rize önünde ve kahramanlık toplarını HAVAYA ATEŞ ETMEKLE göstermekle...'' ( Son Devrin Din Mazlumları/Necip Fazıl s.78-79)

Hamidiye Zırhlısının bir şehri bombalaması akıl dışıdır. Olsa olsa Necip Fazıl'ın dediği gibi isyanci ceteyi korkutma amaçlı ''havaya ateş'' edilmiş , ''kurusıkı'' atış yapılmış olabilir ki o da olmamistir.

Özetle şapka yüzünden Rize bombalandı yalanını saçanlar emperyalist yardımcısıdir!

'İSMET PAŞA ÖLDÜRÜLDÜ, MUSTAFA KEMAL YARALANDI ANKARA DÜŞTÜ, DİNCİLER BAŞA GEÇTİ KORKMAYIN diye yürüşe geçtiler .."

İsyanın çıkmasında İmam Şapan ,Muhtar Yakup ve onun akrabası Peçeli Mehmet'in ve bazı hocaların kışkırtmaları, Rize eski Asliye Mahkeme Başkanı Hafız Osman ile kardeşi Hulisi ve Rizeli imam Hafız Kamil'in çabaları etkili olmuştur.

Önce Jandarma Karakolu'nu bastılar. Halkı tahrik etmek için Peçeli Mehmet, “Ey ahali Ankara ihtilal içindedir. Mustafa Kemal üç yerinden yaralandı. İsmet Paşa ortadan kaldırıldı. Dindar paşalarımız hükümeti ellerinden aldılar. Şeriat kurtarılıyor. Korkulacak bir şey kalmamıştır” diye halka konuşma yaptı.

Bir grup, “şapka giymeyeceğiz, vergi vermeyecegiz, askere de gitmeyeceğiz” diye sokaklara çıktı.
İsyanın ele başlarından Şaban ve Yakup, kendisine katılan eşkiyalarla birlikte Botaniye Karakolu'nu basıp 6 JANDARMAYI ESİR ALMIŞTIR.

İmam Şaban şeriat için Rize'yi basıp yağmalamayı ,hapishaneleri boşaltmayı ve hükümet konağını ele geçirmeyi istemiş,buna karşı gelenleri öldüreceğini söylemiştir.
Silahlı 150 kişi din ve şeriat isteğiyle Rize'yi yağmalamak için harekete geçmiştir.

Ayaklanmanın asıl meselesi bir yıl önce, 17 Eylül 1924'te Rize'ye gelen Mustafa Kemal‘in tüm ricalarına rağmen medreselerin bir daha açılmayacağını söyleyip, din hocalarının işsiz kalmasına sebep olan icraatıydı. Üstelik askerlikten de muaf olmayacaklardı. Din adamları sıradan vatandaş olmayı kabul edememişlerdi.

-İstiklal Mahkemleri işte bu 150 kişinin 143'ünü yargılamıştır.Yargılama sonucunda 63 kişi mahkum etmiş,80 kişiyi ise beraat ettirmiştir.Bu 63 kişinin sadece isyanın elebaşı durumundaki 8'ine idam cezası verilmiştir.

-İdam edilen 8 kişi şapka takmamak nedeniyle değil, '' şapkayı bahane edip dini kullanarak halkı hükümete karşı kışkırtıp isyan isyan çıkartmaktan '' dolayı idam edilmiştir.(Ne şapkası? İsyanın elebaşları karakol basıp jandarmayı esir almıştır.)
Dönemin basınında (Cumhuriyet,Hakimiyet-i Milliye vb.) veya herhangi bir resmi veya gayriresmi belgede Rize ''mürteci isyanı'' anlatılırken isyanın bastırılması için Hamidiye Zırhlısının Rize'yi gerçekten bombaladığına ilişkin hiçbir belge yoktur.

Hamidiye Zırhlısı Rize'de sadece ''emniyet görevi'' üstlenmiştir.
Tescilli Türk,Cumhuriyet,Atatürk düşmanı Necip Fazıl bile Hamidiye konusunda aynen şöyle diyor : Bir zamanların kahraman Hamidiyesi şimdi Rize önünde ve kahramanlık toplarını HAVAYA ATEŞ ETMEKLE göstermekle...'' ( Son Devrin Din Mazlumları/Necip Fazıl s.78-79)

Hamidiye Zırhlısının bir şehri bombalaması akıl dışıdır. Olsa olsa Necip Fazıl'ın dediği gibi isyanci ceteyi korkutma amaçlı ''havaya ateş'' edilmiş , ''kurusıkı'' atış yapılmış olabilir ki o da olmamistir.

Özetle şapka yüzünden Rize bombalandı yalanını saçanlar emperyalist yardımcısıdir!
 

Tanrıyı hiç anlamıyorum.


"- Biliyor musun Sebastian, bazen Tanrıyı hiç anlamıyorum.
- Tanrı mı efendim? Hangi Tanrı?
- O ne demek öyle Sebastian? Kaç tane Tanrı var ki?
- Bilmiyorum efendim. Sizce kaç tane var?
- Elbette bir tane var Sebastian. O da bildiğimiz Tanrı. Hani şu adaleti sağlayan.
- Adalet mi efendim? Hangi adalet?
- Yeryüzündeki ve öteki dünyadaki adalet elbette Sebastian.
- Efendim, beni affedin ama ben yeryüzünde adalet göremiyorum.
- Saçmalama Sebastian. Elbette yeryüzünde adalet var.
- Bence yok efendim.
- Neden böyle düşünüyorsun Sebastian?
- Çünkü eğer yeryüzünde adalet olsaydı efendim, fakir bir köylünün tek oğlu savaşta ölmezdi ve kralın oğulları da bugün hayatta olmazlardı. Çünkü o tek oğul, kralın oğulları rahat yaşantılarına devam etsinler diye öldü.
- Saçmalama Sebastian! O fakirin oğlu, ülkemiz için öldü ve şehit oldu. Şehitlik, bir insanın ulaşabileceği en üst rütbedir. Krallıktan bile daha üstündür şehitlik rütbesi.
- O zaman herhalde kral hazretleri oğullarını ve hatta kendisini hiç sevmiyor olsa gerek efendim.
- Neden böyle söyledin Sebastian?
- Çünkü şehitlik gibi üst bir rütbe dururken, sadece krallıkla yetinmeyi seçiyor da ondan efendim.
- Seni anlamıyorum Sebastian. Ne söylemeye çalışıyorsun?
- Sadece gerçekleri efendim.
- Sen delirmiş olmalısın Sebastian. Tanrı sana akıl versin.
- Hangi Tanrı efendim? Adalet dağıtan mı? Yoksa bunca adaletsizlik karşısında kılını bile kıpırdatmayan mı?
- Ne saçmalıyorsun sen? Sadece bir tane tanrı var. Tanımıyor musun onu?
- Ne yazık ki, tanıdıklarımın içinde hiç tanrı yok efendim. Zaten fazla bir tanıdığım da yok. Yan köşkün uşağı olan meslektaşım Filip, bizim köyün nalburu Moris ve bir de savaşta tek oğlu ölen şu zavallı köylüyü tanıyorum efendim. Ama hiç tanrı tanımıyorum.

Siz tanıyor musunuz?"

#CharlesBUKOWSKİ / Pis Moruğun Notları

 

4 Şubat 2025 Salı

Kanser hiç yoktan artmadı ! ÜŞENMEYİN LÜTFEN OKUYUN....

 

Kanser hiç yoktan artmadı ! ÜŞENMEYİN LÜTFEN OKUYUN....

Titanyumdioksit adında bir madde var. ve bu maddenin ne kadar tehlikeli bir madde olduğunu kendisinden okuyalım. titanyumdioksit konuşuyor. merhaba!


Ben Titanyum Dioksit 🙂


Atom altı çalışan nanoteknolojik bir boyayım.

Nem dengeleyici olarak da işlem görebilirim.

Boyutum çok küçücük olduğu için sizin DNA yapınızı bile bozabilecek kadar tehlikeliyim ama çok sevimli değil miyim?

İçinde bulunduğum abur cuburun Ambalajıma bir bakar mısınız, ne kadar usluyum. Ehe 🤗

Çocuğunuz bu ürünü aldığı zaman o tazecik hücrelerine nüfuz edebilecek şekilde üretildik.


Hani gördüğünüz leke tutmayan duvar boyaları var ya, lekeyi yok eden. İşte o benim sayemde hep.

Atom altıyım ben.

Evinizde benim gibi bir canlı ile yaşıyorsunuz aslında.

Milyonlarca küçücük ve sevimli nanoteknolojik parçacıklar... Biz bir aileyiz...


Mesela Faruk Günindi abi var. Aidin Salih teyzenin öğrencisi. İşte o bizim için şöyle der; "Beyazlarınız için aldığınız deterjanlar aslında lekeyi çıkarmıyor. İçinde bulunan titanyum dioksit ile beyaza boyuyor."


Bizler diş macunlarında da bulunuruz, dişlerinizi beyazlatmada görev üstleniriz. Oradan da artık vücudunuzun neresine gidersek 😊


Biz Atom Altıyız...

Ahir zamanın en tehlikeli buluşuyuz ama sevimliyiz (!)


Haaa... Bu arada... Uluslararası kodum ise E171'dir.


🚫 *Titanyum Dioksit İçeren Bazı Ürünler* 🚫


♦ Falım sakızlarda titanyum dioksit var.


♦ Hamilelere verilen demir ilacı Ferrum fort da titanyum dioksit var.


♦“Rabelis” adlı tablet ilaçta boyar madde olarak titanyum dioksit var.


♦ "Fludex" adlı ilaçta


♦ "Dolorex" adlı ilaçta


♦ Biobellinda bb cream da CI77891 koduyla titanyum dioksit var


♦Emedur tablet 200 mg ilaçta


♦A-ferin adlı ilaçta boyar madde olarak titanyum dioksit var.


♦BİM a.s nin çocuk diş macununda Cl 77891 koduyla titanyum dioksit var.


♦Faks el sabununda CI 77891 koduyla titanyum dioksit var.


♦Soğuk algınlığı ve grip için verilen "Dolven" film kaplı tablette boyar madde olarak titanyum dioksit (E171) var.


♦Majezik adlı ilaçta titanyum dioksit var.


♦ Paradontax adlı diş macununda "titanyum dioksit" maddesi var.


♦Sensodyne naneli diş macununda titanyum dioksit var.


♦ Sebamed in pişik kremimde titanyum dioksit var.


♦ Signal dış macunu CI 77891 koduyla titanyum dioksit var.


♦Dove sabunda da Cl 77891 olarak var.


♦ Macrol antibiyotikte


♦ Panten şampuanda


♦Garnıer BB kremde Cl 77891/TITANIUM DIOXIDE olarak var.


♦ ALERİNİT adlı ilaçta var.


♦ Ketavel adlı ağrı kesicide var.


♦Glıss şampuanında da


♦ hamilton güneş kreminde titanium dioxide var.


♦ Sağlık Bakanlığının çocuklara dağıttığı diş macununda da titanyum dioksit var.


♦Diadermin bb kremde de


♦Aquas ve vivatinell bebek güneş kreminde titanyum dioksit var.


♦ Sensodny promine 6 12 yaş diş macununda


♦Himalaya marka cilt maskesinden titanium dioxide var


♦ reflor probiyotıkte e171var


♦Apireks cold & flu da E171 var


♦Maybelline colossal kajal göz kaleminde var.


♦İburamin cold da da titanyum oksit var


♦Neutrogena deep clean yüz maskesinde titanyum dioksit var.


♦Sebamedin güneş kreminde


♦ Bonibonlarda da var.


♦ "Medlukast" isimli oğluma alerji için verilen ilaçta “boyar madde olarak titanyum dioksit “içerir diyor.


♦ Crebros adlı ilaçta yardımcı madde olarak titanyum dioksit var


♦ Nivea lip butter dudak nemlendiricisinde var


♦ Lev-end isimli epilepsi ilacı. Risperdal isimli psikiyatri ilanında var.


♦ Kolesterol hapı olan TARDEN'DE boyar madde olarak titanyum dioksit içerir, yazıyor.


♦ Sesu rol on ağda da var.


♦ Kağıt havlu, tuvalet kağıdı, kağıt, mendiller.. bunlarda boş yere etikette aramaya gerek yok bence. Bunlar %100 selülozdan üretiliyor ama işlenme aşamasında ağartılırken hangi yöntemle, maddeyle ağartılıyor bu önemli. Bu bilgiyi de etikette bulamayız.


♦Pepticer adlı mide ilacında hem jelatin hemde titanyum dioksit var


♦ Nootropil isimli ilaçta E171 koduyla yazılmış


♦ Oriflimenin diş macununda


♦LR markalı kozmetik ürünlerinin birçoğunda var.

Dudak nemlendiricisi

Ruj

Diş macunu

Rollon da gördüm


♦ Hamilelik için verilen bulantı hapında da var (ZOFER 4 mg tablet)


♦ Çoğu sakızın içinde titanyum dioksit vardı.


♦ A101 de ve Bim de ki dışı beyaz bademli çikolatalı şekerde var.


♦ LANSOR Mide ilacında var.


♦ *Sonuç olarak cook cook fazla üründe titanyum dioksit var ve bu ürünün çeşitli zararları var sizlerde evinizdeki ürünleri inceleyebilirsiniz.*

*Bilinçlenelim...*

28 Ocak 2025 Salı

●●Adnan Menderes neyle suçlanmıştı?

●●ADNAN MENDERES'İN 43 KİŞİYİ İDAM ETTİRDİĞİNİ VE 238 GAZETECİYİ HAPSE ATTIRDIĞINI VE NEDEN İDAM EDİLDİĞİNİ BİLİYORMUSUNUZ..

●●Adnan Menderes Yassıada da 17 Eylül 1961'de sağlık muayenesini yapan doktor heyetinden sağlam raporu alındıktan sonra öğlen 13:21'de idam edildi.


●●Adnan Menderes neyle suçlanmıştı?


1- Örtülü ödenek paralarını zimmetine geçirmek,

2- 6-7 Eylül Olayları'na önceden haberi olduğu halde olarak müdahale etmemek,

3- Kanuna aykırı olarak üniversite basmak ve halka ateş açtırtmak,

4- Bazı muhalefet milletvekillerinin ve muhalefet liderinin seyahat özgürlüğünü kısıtlamak,

5- Devlet radyosunu siyasi çıkarları için kullanmak,

6- Halkı Demokrat izmir gazetesinin matbaasını tahrip etmeye teşvik etmek

7- Kırşehir'in haksız olarak ilçe yapılması,

8- Yargı bağımsızlığının ihlali,

9- Tahkikat Komisyonu'nun kurulup olağanüstü yetkilerle donatılması,

10- CHP'nin mallarına "haksız" yere el konulması

gibi nedenlerle.


Peki bunlar idam cezası için yeterli mi?

Bence hiçbir suçun cezası idam olamaz, idama tamamen karşıyım. Fakat Menderes de idama karşı mıydı? Elbette değil, 1951-1960 yılları arasında Menderes 43 kişinin idam kararına imza attı ve hepsi idam edildi. idamların en dramatik olanı ise, 14 Nisan 1955'te casusluk suçundan idam edilen Hayati Karaşahin'di. infazı, Ankara Samanpazarı'nda halka açık olarak yapıldı. Suçu neydi? Rusya için casusluk yapmak.


Menderes'in başka suçları yok muydu? Aslında Menderes'in suçları mahkemelerde gündeme gelmeyenlerdi.


1- 1951 yılında Menderes hükümeti Kore Savaşı'nda Amerika için asker gönderdi. Amerikan çıkarları için bine yakın vatan evladı Kore'de yaşamını yitirdi, binlercesi yaralandı.


2- 1952'de NATO'nun isteği üzerine komünizme karşı gayri-nizamı harp yapacak Seferberlik Tetkik Kurulu, daha sonraki adıyla Özel Harp Dairesi kurdu.


3- 1954 yılında Yabancılara petrol arama ve çıkarma izni verildi.


4- Tek parti döneminde kurulan bazı traktör ve basma fabrikaları Menderes döneminde özelleştirildi veya ekonomik olmadıkları için kapatıldı. Nuri Demirağ tarafından kurulduktan sonra ismet inönü tarafından devletleştirme kapsamına alınan uçak ve uçak motoru fabrikaları, Eskişehir tank fabrikası ve Kırıkkale silah fabrikası Menderes döneminde NATO standartlarına uymadıkları gerekçisiyle kapatıldılar


5- Cezayir kurtuluş savaşı sırasında Fransa'yı destekledi.


6- 1954-1958 yılları arasında 238 gazeteci iktidara karşı yazılar yazmak suçundan mahkûm oldu.


7- "Tahkikat Komisyonu"nu kurdu. 15 DP milletvekilinden oluşan komisyon hem suçlama hem de yargılama hakkına sahipti. Komisyon 5 kişiden fazla yan yana yürümeyi bile yasakladı.


8- ismet inönü'ye 12 oturum meclisten men cezası verildi


9- Turan Emeksiz hükümete karşı istanbul Üniversitesi'nde düzenlenen bir protesto mitinginde polisin açtığı ateş sonucu öldü. Hüseyin Onur ise sol bacağı kesilerek kurtarıldı.


10- Hukuk'un üstünlüğünü savunan Yargıtay Başkanı Bedri Köker, Yargıtay Başsavcısı Rifat Alabay, Yargıtay 2. Başkanlarından Haydar Yücekök, Yargıtay Üyeleri Melehat Ruacan, Kamil Çoşkunoğlu, Faik Uras ve ilhan Dizdaroğlu 'görülen lüzum üzerine' re'sen günde emekliye sevkedildiler.


Aslında Menderes hükümeti, ordu darbe yapacak gerekçesiyle daha 6 Haziran 1950'de, Genelkurmay Başkanı Nafiz Gürman olmak üzere bütün üst komuta kademesi dahil olmak üzere 15 general ve 150 albayı re'sen emekliye sevk etti.


1950-1960 DP hükümetinin kısa bir değerlendirmesini yapmaya çalıştım.


KORE'DE GÖZÜNÜ KOLUNU BACAĞINI KAYBETTİKTEN SONRA ÖLEN BiR YEDEK SUBAYIMIZIN MENDERES'E SÖYLEDiKLERi

DiYET


Gözlerinizin ikisi de yerinde, Adnan Bey,

iki gözünüzle bakarsınız,

iki kurnaz,

iki hayın,

ve zeytini yağlı iki gözünüzle

bakarsınız kürsüden Meclis'e kibirli kibirli

ve topraklarına çiftliklerinizin

ve çek defterinize.

Ellerinizin ikisi de yerinde, Adnan Bey,

iki elinizle okşarsınız,

iki tombul,

iki ak,

vıcık vıcık terli iki elinizle

okşarsınız pomadalı saçlarınızı,

dövizlerinizi,

ve memelerini metreslerinizin.

iki bacağınızın ikisi de yerinde, Adnan Bey,

iki bacağınız taşır geniş kalçalarınızı,

iki bacağınızla çıkarsınız huzuruna Eisenhower'in,

ve bütün kaygınız

iki bacağınızın arkadan birleştiği yeri

halkın tekmesinden korumaktır.

Benim gözlerimin ikisi de yok.

Benim ellerimin ikisi de yok.

Benim bacaklarımın ikisi de yok.

Ben yokum.

Beni, Üniversiteli yedek subayı,

Kore'de harcadınız, Adnan Bey.

Elleriniz itti beni ölüme,

vıcık vıcık terli, tombul elleriniz.

Gözleriniz şöyle bir baktı arkamdan

ve ben al kan içinde ölürken

çığlığımı duymamanız için

kaçırdı sizi bacaklarınız arabanıza bindirip.

Ama ben peşinizdeyim, Adnan Bey,

ölüler otomobilden hızlı gider,

kör gözlerim,

kopuk ellerim,

kesik bacaklarımla peşinizdeyim.

Diyetimi istiyorum, Adnan Bey,

göze göz,

ele el,

bacağa bacak,

diyetimi istiyorum,

alacağım da.

SAYGILARIMLA

Alıntıdır

 

24 Ocak 2025 Cuma

Arap'ın kültürü Türk'e uymaz.!


Çünkü: Türkler, çocuk yaştaki kızlarla evlenmezler. Türkler, tek eşlidir, 4 kadın almazlar Türkler, kadına değer verir, cariye veya köle yapmazlar. Türkler, oğlancılık yaparak erkek çocuklarına tecavüz etmezler. Türkler, deve sidiği içmez. Türkler, körü körüne inanmaz, araştırır, sorgular, öğrenirler. Türkler, anasının, bacısının dizinden, orasından burasından tahrik olmazlar. Türkler, kadınların saçından, kılından, tüyünden tahrik olmazlar. Türkler, "Çanakkale'de gökten Evliyalar indi savaştı" masallarına inanmaz. Bileğine, yüreğine, tüfeğine, komutanına güvenirler. Türkler, çöl fareleri gibi Atasına küfretmez..!!