31 Mayıs 2025 Cumartesi

İNSAN OLMAYI BAŞARANLAR, KENDİNİ HER ZAMAN İYİ HİSSEDER

 İnsan olmayı başarabildim mi diye kendinize soruyorsanız gelin bir ölçüye başvuralım, sonra kendinizi değerlendirin.

İnsan olmanın ilk şartı olduğun gibi doğal haliyle yaşamaktır. Toplum içindeki davranışlarınızla yalnız olduğunuz zamanki davranışlarınız birbiriyle çelişmiyorsa gerçekten insan olmayı başarmışsınızdır.

Yalnız başına olduğunuzda  nasıl olsa yanımda kimse yok diyerek insana yakışmayan saçmalıklar yapmıyorsanız ve bana yakışmaz diyorsanız, kişiliğiniz yerine oturmuş, kendinize hâkim bir insansınız.

Karekter ve prensip sahibi bir kişilik toplum içinde kendine yakıştırmadığını yalnız başınayken de yapmaz. Bir alışveriş merkezinde burnunuzu silerken mendil kullanıyorsanız veya yere tükürmüyorsanız yalnız olduğunuzda da yapmamalısınız.

     Caddede yürürken yere çöp atmanın hiç de iyi bir düşünce olmadığını kabul ediyorsanız, deniz kenarında, bir arazide, dağ başında yalnızken de yapmamalısınız.

   Köpeğinizi parkda gezdirirken onu ne kadar sevdiğinizi belli edip evde hayvana kötü davranıyorsanız bunun insanı olmak ile ilgisi yoktur. Çünkü içimizdeki şiddeti ve sapkın duyguları henüz ıslah etmemişiz demektir. Sapkınlıkları ve şiddeti yok etmeden insan olmak mümkün değil.

  İnsan olmak ile ilgili ünlü sufilerden Rumi'nin  meşhur sözü aklıma geldi:  ''Ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol!''  Bu harika bir sözdür insan olmanın tanımı bu olsa gerek.

    İyi bir insan kalbiyle iyi olduğunu gösterir. İnsan kalbi her zaman herşeye sevgiyle yaklaşır. Bu nedenle hepimiz kalbimiz kadar insanız. Kalbimizin kaptanlığını yaptığı yaşamı seçerek herşeye yolunda demektir. İyilik yapmak, yaşlılara saygı göstermek, hayvanları sevmek, korumak ve onlara yardım etmek insanlık ölçüleridir.

Hayvanları sevmeyenler insanları da sevmezler. İnsanları seven hataları görmez          hoş görülü olur.

İç sıkıntısı yoktur, iç dünyası renklidir, neşelidir. Kendisiyle barışıktır. Yüzü daima tebessüm dolu olur. İyi olan her şeyi över, hakkını verir. Herkesin iyi birer insan olmasını ister, bunun için çalışır.

Mutlu olanların sevinçlerini paylaşır, onlarla mutlu olur. Bütün bu saydıklarımız kalbiyle yaşamayı becerebilen insanlardır.

Kendisi ile küs olan insanların ruh hali, fikirleri, hayalleri de simsiyah bulutlarla kaplıdır.

Kalbinde iyi şeyler olmayan birine güneşin,ayın,yıldızların güzelliğinden bahsetseniz, o yine hata bulur. Ne güneşi ne de yıldızları beğenir. Çünkü kalbi kararmış kalbinde tek bir iyiliğe yer yoktur. Çünkü severek insan olunacağını henüz keşfetmemiştir.

  Aristo 18 yaşlarında iken Mısır'a gittiğinde ilk olarak sevgi eğitimiyle işe başlamıştır. Mısırdaki filozoflarla sevgi üzerine konuşurken  kendini bu meselede eksik görmüş. Hocasına sevgi üzerine bir çalışma yapmak istediğini söylemiş. Hocası hemen  bir tabak kum ve kumun üzerinde bir pirinç olduğu halde tabağı uzatmış. Üç ay sabahtan akşama kadar kumun üzerindeki pirinçten gözünü ayırmamasını söylemiş. Önceleri tuhafına gitmiş. Sabahtan akşama kadar tabak önünde ve kumları üzerinde pirinç tanesini seyredermiş. Üç ay sonra kum dolu tabak elinden alınmış ve ona ne hissettiği sorulmuş.

      ''Odaklanmak'' demiş.       ''Bir tek şeye odaklanmak  ona karşı ilgiyi artırır, bu ilgi zamanla sevgiye dönüşür.''

Hocası '' Tamam, artık diğer konulara geçebilirsin. Hayat ile ilgili her ne söylersen pirinç

tanesi gözünün önüne gelecek ve pirinç tanesine olan özlemin ne kadarsa yorumların da o kadar güzel olacak'' diye ilk dersini vermeye başlamış.

İnsan hayata ve hayatın özü olan insana, insanın en önemli yeri olan kalbine odaklanırsa  dünyada kendini iyi hisseden insan oluverir.

      

 

Hiç yorum yok: